13 KASIM'DA KOCAELİ ŞEHİR TİYATROLARI GÖLCÜK KAZIKLI
KERVANSARAY SAHNESİNDE OYUNUMUZ PERDE AÇACAKTIR. HEYECANIMIZA ORTAK OLMANIZI
DİLERİZ
MEHMET BEYAZIT
BASINDA ÇIKAN HABERLERİMİZİ AŞAĞIDAKİ LİNKLERE TIKLAYARAK OKUYABİLİRSİNİZ:
,
SADBERK: Ayol koskoca adam salonun ortasında rakkaseler gibi kıvırır mı hiç…
HAYRET: Sen benim salonda kıvırmama boşver asıl meclisi mebusanda kıvıranlara bak… Ben onlara çıraklık bile yapamam sultanım…
SADBERK: Ayol burası meclisi mebusan mı…
HAYRET: Şekil olarak değil elbette amma mahiyet olarak üç aşağı beş yukarı öyle değil mi efendim…
SADBERK: Şimdi benim söylediğimle senin bu söylediğinin ne alakası var efendi…
HAYRET: Çok alakası var hanımefendi… Çünkü bir memlekette aile hayatı ile o memleketin idaresi arasında çok kuvvetli bir bağ ve benzerlik vardır.
SADBERK: Sen neler söylüyorsun ayol?..
HAYRET: Yani demek istiyorum ki bir memlekette bir evin hali neyse memleketin de hali odur…
LETAFET: Güzel sizin de böyle düşünmenize çok sevindim… Siz ne dersiniz beyefendi?
HAYRET: Kim ben mi?
LETAFET: Evet siz ne düşünüyorsunuz bu konuda?
HAYRET: Aman efendim estağfurullah…
LETAFET: Güzel…
H.T.PAŞA: Evet güzel… Hem de çok güzel… İşte bu… Teba dediğin böyle olmalı… Sizi kucaklamak istiyorum Hayret efendi… Keşke herkes sizin gibi olsa…
HAYRET: Sağolun paşam… Yani ben demek istiyorum ki…
H.T.PAŞA: Yormayın kendinizi demek istediğinizi izaha lüzum yok… Sizin demek istediğinizi anlayanlar anladı… Anlamayanların da anlamasına lüzum yok. Bırak öyle kalsınlar efendi…
SADBERK: Zavallı çocuk… O kadar tecrübesiz ve cahilsin ki… Aslında aklın her şeye hakim olduğundan haberin bile yok… Şunu sakın unutma beden ruhun değil ruh bedenin içindedir. Her ruh içine girdiği bedenin şeklini alır ve içinde bulunduğu bedene hizmet eder. Kalbin sesini dinlemeye gelince karın gurultusu kalbin sesini daima bertaraf eder… Karnı guruldayan bir bedenin kulağı kalbin sesini duymaz, dinlemez… Karın gurultusu kulağı sağır eder… Ve inan bana göz gördüğünü sever… Senin aşk, sevda dediğin şeyler gözle görülür elle tutulur şeyler değildir…
NERİMAN: Peki ya iffet, şeref, gurur gibi meziyetlere ne diyeceksiniz? Onlar da elle tutulur gözle görülür şeyler değl…
SADBERK: Ayol kör müsün baksana şu memlekette Zağanospaşa mahdumlarından daha iffetli, daha şerefli, daha gururlu kimse var mı?.. Yok… Yok anlıyor musun yok… Neden? Çünkü varlıklılar… Çünkü siyasi nufusları var… Çünkü güçlüler, kudretliler… Kimse onların iffetlerine, şereflerine, gururlarına dil uzatamaz… Ama onlar dilediklerine diledikleri gibi davranır, dilediklerini söylerler de kimse gıkını bile çıkaramaz… Ve işte şimdi sen onların gelini olmakla onlardan biri olacaksın… İnsan bunun için hüzün gözyaşları değil sevinç gözyaşları döker de zil takıp oynar ayol zil takıp oynar…
HAYRET : Birbirinizin ne efendisi ne de kölesi olun… Birbirinize eş olun eş… Eşit değil eş olun eş… Birbirinize üstünlük taslamayın… Her birinizin yarım olduğunu ancak bir araya geldiğinizde bir olduğunuzu, bütünleştiğinizi sakın aklınızdan çıkarmayın… Onun için birbirinizi sayın, birbirinize saygılı olun ve dahi her daim birbirinizi çok sevin, aşkla sevin olur mu…